Miyazaki’nin Filmlerindeki Bitkisel Esinti
  1. Anasayfa
  2. Köşe Yazıları
Trendlerdeki Yazı

Miyazaki’nin Filmlerindeki Bitkisel Esinti

0
Reklam Sponsoru

Ünlü Japon animatör ve film yapımcısı Hayo Miyazaki… Daha önce bu isimle birçok yerde karşılaştığınıza, birilerinden bu adı defalarca duyduğunuza eminim. Geçenlerde Miyazaki’nin yeni çıkan Çocuk ve Balıkçıl (The Boy and the Heron) adlı filmine gittim ve daha sonra aklıma Miyazaki dünyasının bu seferki yazıma çok güzel ve keyifli bir konu olacağını düşündüm. Kısaca hikayeden bahsedelim. Annesini kaybedeb Mahito, babasının yanına bir kasabaya taşınır ve olaylar ardı sıra devam eder. Mahito’nun yas sürecine tanıklık ettiğimiz film aslında küçük bir çocuğun büyüme hikayesi. Öncelikle oturup film hakkında saatlerce konuşmak çok isterdim ancak asıl konumuz bu değil. Daha fazla konudan sapmadan kısaca Miyazaki’den bahsedip konumuza yavaş yavaş ilerleyelim.

Miyazaki filmlerinde, çoğu zaman modernleşmenin insan üzerindeki etkisine odaklı bir yaklaşımla ilerlemiş ve bu kopuşu vurgulamıştır ayrıca belirli sosyal ve doğal konularla olağan endişelerine filmlerinde yer yer belirtmiştir. Bence şöyle de diyebiliriz. Ghibli Stüdyosu’nun filmlerindeki sihir, modern peri masallarını günümüz toplumunun kritik meselelerine odaklanarak yeniden oluşturulmasıdır.

miyazaki

Hayao Miyazaki, 1941 yılında Tokyo’da doğmuştur. Animasyona olan ilgisi lise yıllarına dayanmaktadır. Öncelikle insanları nasıl hareket ettireceğine ve onları hareket ettirirken neyin motive edeceği üzerine çalışmıştır ancak buradaki asıl konu ise karakterlerinin mekanik hareketliliği değil daha çok ruhani hareketliliği olmuştur.

Ghibli Stüdyosu, ünlü animasyon şirketi, 1985 yılında, Miyazaki’nin Rüzgarlı Vadi (Nausicaä of the Valley of the Wind) ile elde ettiği başarılar sayesinde; Hayao Miyazaki, Toshio Suzuki, Isao Takahata ve Yasuyoshi Tokuma tarafından kurulmuştur. Filmlerin çoğunluğu Miyazaki tarafından çizilip, yönetilmektedir. Miyazaki filmlerinin odak noktasına insanı koyar. Doğa ve insan yapımı, hikayeyi anlatmak için hep bir arada yer almaktadır ve bütün bu unsurlar iyi ya da kötü şeklinde ayrıştırılmıştır.

Miyazaki’nin filmleri bugün hâlâ popüler olmakla birlikte ayrıca her biri işledikleri konularla birlikte ikon olarak görülmekte. Filmlerindeki hikaye, karakter, mimari, manzara ve görselleştirme çalışmalarıyla sinemalarda bir kült olduğunu kanıtlamıştır. Miyazaki filmlerinde, doğa ve doğa unsurlarına sıklıkla yer verdiğinden bahsetmiştim. Şimdi gelin birlikte, bu sihirli evrenin bize ayrılan kısmı olan büyülü bahçesine bir göz atalım.

Petasites japonicus
Cinnamomum camphora
  • Komşum Totoro\My Neighboor Totoro (1988): Miyazaki’nin en bilinen eserlerinden olan Komşum Totoro’daki “Totoro” karakteri bir şekilde Ghibli Stüdyo’sunun maskotu haline gelmiştir. Her filminde olduğu gibi bu filminde de doğa-insan ilişkisini işleyen Miyazaki, bir baba ve 2 çocuğun hikayesini gözler önüne sermiştir. Kısaca filmden bahsedecek olursam; aile spontone bir hayat sürmek için kırsal bir yere taşınır ve kendilerini doğanın kollarına bırakır dersek bence doğru bir açıklama olur. Mei ve Tatsuki kardeşler ormanla iç içe bir hayat sürerken bir zaman sonra küçük kardeş Mei orman ruhlarını görmeye başlar ve bu iki kardeş Totoro ile tanışır. Film; iki kardeşin hayatı, annelerinin hastalığı, Totoro, orman ruhları ve günlük olaylarla bir şekilde ilerler. Filmde Totoro büyülü ve tuhaf bir ormanda yaşamaktadır. Yer yer canlı çiçeklerinde göründüğü filmde; ikonik sahnelerden biri olan Totoro’nun yağmur yağarken otobüs durağında beklediği ve kafasının üstünde şemsiye görevi göremeyecek kadar küçük olan Petasites japonicus (Fuki bitkisi olarak da bilinir) tutmaktadır. Bu bitki, Japonya’da yenilebilen bir bitki olarak kullanılmakla beraber, ilkbaharda çiçek açmaktadır. Suyu seven bitki, gölgeye karşı toleransı yüksektir. Cinnamomum camphora (Kafur ağacı) Totoro’nun yaşadığı kutsal bir ağaçtır. Bunların yanı sıra canlı çayırlar arasında salınan pembe Lilium rubellum fimde oldukça güçlü yerlere sahiptir.
  • Ruhların Kaçışı\Spirited Away (2001): Diğer en ünlü filmlerinden biri olan Ruhların Kaçışı aslında Miyazaki’nin başyapıtlarından birisi diyebiliriz. Film esasında birçok jenerasyon için farklı mesajlar içeriyor. Kısaca filmin hikayesini özetleyecek olursak; ana karakterimiz Chiroro’nun kendi ruhani iç savaşının evrimini izliyoruz aslında. Miyazaki, başlarda şımarık olarak tanımladığı kızımızın, film boyunca iç dünyasının evrimini ve eve dönmesini sağlayacak saf kalbi elde etmesinde geçirdiği bir takım zorluklar ve testlerden oluşan bir sıra olayı gözler önüne sermiştir. Filmde, filmin ana karakteri Chihiro’nun, Haku (bir deniz ruhu) tarafından hiç bitmeyecekmiş gibi görünen çalılarla çevrili bir labirentin içinden geçirildiği bir sekans mevcut. Bu labirentin içerisinde yer alan o bitkilere bir göz atalım. Bu bitkiler aslında bir hayal ürünü değil.Gerçekte de var olan bitkileri temsil etmekte. New York Botanical Garden’da yapılan bir araştırma sonucunda bu bitkilerden birisinin Ericaceae ailesinden olan Satsuki azalea ya da Rhododendron indicum olduğu keşfedilmiştir. Yaprakları her daim yeşil ve erken ilkbaharda açan farklı renklerde çiçeklere sahip türlerini de görmekteyiz. Diğer bitkimiz ise; kendisini çok ama çok yakından tanıdığımız, muhakkak herhangi bir evin bahçesinde gördüğümüz bizim dilimizde ortanca ama bilimsel adıyla Hydrangea macrophylla (Japon mavi ortanca) olduğu keşfedilmiştir. Gölge seven ortancalar, bahçelerin kraliçeleridir diyebilir miyiz? Ortancalar, yazın bol su sever ve yaz ortalarına doğru ise o görgemli çiçekleriyle bizi mest eder. Gifteki sahneye bakalım. Kayısı (Prunus armeniaca) çiçeklerini, hoş görüntüsüyle bizi her zaman tatmin eden kamelyayı (Camelia japonica), orman güllerini (Rhododendron ponticum) ve çok yakından aşina olduğumuz zakkumu (Nerium oleander) fark etmişsinizdir.
  • Ponyo (2008): Film, Sasuke adındaki küçük bir çocuğun, insan olmak isteyen Ponyo adındaki bir Japon balığı ile tanışıp arkadaş olmasını ve beraberinde gelişen olayları konu ediniyor. Filmin büyük bir kısmı su altında geçerken, Ponyo’nun büyülü etkisi, mükemmel ötesi bir bitki yaşamını ve su altı ortamının oluşmasına neden olmuştur.
The Wind Rises
  • Rüzgar Yükseliyor\The Wind Rises (2013): Film, uçak mühendisi olan Jiro’nun, Japonya’nın savaştan etkilendiği bir dönemde, hasta olan Nahako ile tanışıp evlenmesini anlatıyor. Filmin eşsiz sahnelerinden biri olan Nahako’nun Japonya’nın Nagano Eyaleti olduğu düşünülen çayırları resmettiği sahneyi daha önce görmüşsünüzdür mutlaka. Çayırlar Lillium rubellum gibi canlı kır çiçekleriyle süslenmiştir. Nahako’nun hastalığının ilerlemeye başlamasıyla evlenmeye karar verirler. Hazırlıklar yapılır ve düğün vakti gelir. Düğün sahnesinde, Nahako’nun evlilik yemini yapmak için içeri girdiğinde, bir bakın burada kim varmış? Bizi Nahako’nun kulağının arkasındaki tek bir lotus çiçeği (Nelumbo nucifera) karşılar.

Miyazaki filmlerinin genellikle doğanın kutsal kabul edildiği Shinto dininden beslendiğini gösteriyor. Bu etkiyi, ruhlara olan saygıdan ve doğal unsurların filme entegre edilmesinden de anlayabiliriz. Doğal unsurlar, bitkiler ve manzaralar Miyazaki filmlerinde hep merkezi rol oynamakla birlikte çevre sorunlarına da farkındalık oluşturmuştur.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Hindistan'ın Peyzaj Tasarım Kültürü Açısından İncelenmesi

Yürüyen Şato (Howl’s Moving Castle-2004) da şöyle bir sahne var. Dikkatli baktığınız zaman sağ köşedeki hoş bitki dikkatinizi çekecektir. Bu zarif bitkimiz, Lysimachia arvensis, fare kulağı olarak da biliniyormuş ama bu bizim bilidiğimiz yer örtücü olarak kullandığımız asıl fare kulağı (Dichondra reperns) değil. Bu tür, fare kulağının alt sınıfından bir tür. Güneş seven bu bitki, Nisan ve Eylül aylarında çiçek açmaktadır.

thumbnail
Önerilen Yazı
Howl’s Moving Castle Filmindeki Peyzaj Karakterleri Üzerine Spekülasyonlar
Canlı kır çiçekleriyle süslenmiş bir sahne (Howl’s Moving Castle)

Bu bahsettiklerim, Miyazaki’nin ve Ghibli Stüdyosu filmlerinde geçen sembolik bitkilerin sadece bir kısmı. Miyazaki filmlerinde kullandığı doğa unsurlarını ve insanları etkileyici bir şekilde ilişkilendirmekle kalmayıp, filmlerine yer yer izleyiciyi harekete geçirecek motivasyonlarda eklemiştir. Yazıya eklemediğim daha birçok film bir çok hikaye var. Diğer filmlere de mutlaka bir göz atın derim.

Bu yazıyı hazırlarken izlediğim ve kaynak olarak da kullandığım şu faydalı belgeseli buraya eklemek isterim. Eğer bu muhteşen filmlerin nasıl meydana geldiğine dair merakınız varsa buna da bir göz atmanızı tavsiye ederim.

Yume to kyôki no ohkoku

Yazı Kaynakları

Peyzaj Mimarı

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir