Refik Anadol: Yapay Zeka, Mimari ve Sanatın Buluşturucusu
  1. Anasayfa
  2. Sanat

Refik Anadol: Yapay Zeka, Mimari ve Sanatın Buluşturucusu

0
Reklam Sponsoru

Yapay zeka ve sanatı bir arada görmek, tabanında mimariyi ve materyal olarak da ışığı kullanmak, eserlere özel müziklerle de eserleri taçlandırmak Refik Anadol’un yaptığı işlerin kısacası özeti olabilir. Ancak eserleri daha iyi anlamak ve estetik görüntüsünden çok arka planında neler olduğunu da bilmek eserlerin kıymetini artırmaktadır. Refik Anadol’u tanımıyorsanız tanımak, yaptığı işi daha iyi anlamak, mimari ve yapay zeka arasındaki ilişkiyi öğrenmek için yazının devamını okuyabilirsiniz.

Refik Anadol Kimdir?

Refik Anadol

1985 yılında İstanbul’da doğan Refik Anadol, küçüklüğünden beri bilgisayara, bilgisayar oyunlarına, sinemaya ve teknolojiye ilgi duymaktadır. Bu nedenle ilk bilgisayarına 8 yaşında sahip olması ise tesadüf değildir. O yaşlarından itibaren bilgisayar oyunları oynayan Anadol’a göre oyunlardaki mekanlar oyun yaratıcılarının hayal güçlerinden ortaya çıktığı için ”Her oyun bir tasarımdır, sanattır.” Oyunlara bu gözle bakan Anadol’un yaptığı işi ”Sanat bu işin neresinde?’‘ diyerek eleştirmek doğru bir eleştiri olmayacaktır.

Lisans eğitimini İstanbul Bilgi Üniversitesinde Fotoğraf ve Video bölümünde yapan Anadol, Ardından İstanbul Bilgi Üniversitesinde Görsel İletişim Tasarımı ve UCLA’da Design Media Arts konularında yüksek lisansını tamamlamıştır. Şimdilerde ise UCLA’da Tasarım Medya Sanatlarında bölümünde öğretim üyeliği yapmaktadır. Okulu ile aynı şehirde olan Los Angeles’da 10 ayrı ülkeden 14 kişilik bir ekiple çalışmaktadır.

Medya sanatçısı ve aynı zamanda yönetmen olan Anadol, son 5 yıldır binalara rüya göstermek üzerine çalışmakta, son 6 yıldır ise halka açık eserler ile yapay zeka ve dijital sanatı harmanlamaktadır. Eserlerinde mimariyi bir canvas olarak kullanan Anadol, halka açık mekânlarda canlı ve sesli performanslar ile her yaştan, cinsiyetten, ırktan insana hitap edebilecek olan geleceğin sanatını şimdiden izleyicilere sunmaktadır. Aynı zamanda eserlerinde yapay zekadan çok sinemayı ilham olarak alan Anadol, geleceğin sinemasını da şimdilerde yaptığını söylemektedir. Bu eserlerde ortak kaygısı ise ışığın materyal olarak kullanımıdır.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Sultan Sazlığı Milli Parkı Ve Ramsar Alanı

Son olarak Pilevneli Galerideki sergisinden dolayı adını sıkça duysak da Refik Anadol, 2013 yılında Bill Gates’in desteğiyle ilk olarak ”Makineler rüya görebilir mi?” sorusundan yola çıkarak; NASA ile ortak projeler yürütmüş, Antarktika kıtası hariç her kıtada, toplamda 54 ülkede birçok iç ve dış mekanda eserlerini sergilemiştir.

Refik Anadol’un Eserlerinde Mimarinin Yeri

Refik Anadol’un, ”Makineler rüya görebilir mi?’‘, ”Makineler hatırlar mı?”, ”Veriden mekan olabilir mi?” gibi sorulara yanıt ararken ortaya çıkan eserlerinde; bu eserleri taşıyan, görsellere canvas olan, seyircileri farklı bir dünyada gibi hissettiren en önemli unsur mimaridir.

Veriden mekan olabilir mi?” sorusuna verilen yanıt ile ilk kez mimarinin canvas olarak kullanımı başlamıştır. İlk olarak İstiklal Caddesindeki Yapı Kredi banka binasında bu eseri sunan Anadol, caddeden geçen her yaştaki insan için ayrı deneyimler yaşatmıştır. Ardından gelen Sonsuzluk odası, Arşiv rüyası gibi eserlerinde de canvas kullanımı devam etmektedir.

Makinenin aldığı veriler ile oluşturulan sanatı daha gerçekçi hissetmek ve boyutlu hale getirmek anlamında mimari önemli bir yer kaplamaktadır. Örneğin sonsuzluk odası, aslında klasik 4 duvar arasında bir mekan olmasına rağmen odayı ziyaret eden kişi kendisini sonsuz bir yolculukta hissedip farklı duyguları açığa çıkmaktadır. Anadol, sergilerini tasarlarken sergiyi ziyaret edecek kişinin esere bakacağı noktaya kadar hesaplayıp, edineceği deneyimi tahmin ederek planlama yapmaktadır. Bu nedenle eserlerin sadece yapay zekadan oluşmadığı ve büyük bölümün sanat olduğunu daha iyi anlayabilmektesiniz.

Bazı Refik Anadol Eserleri

Makine Hatıraları: Uzay- Pilevneli Galeri, İstanbul (2021)

Gerek verilerin halka açık olması gerekse sergiye girişin herkese açık ve ücretsiz olmasından dolayı kamusal bir proje olan Makine Hatıraları, pandemi döneminde dahi İstanbul halkının yoğun ilgisine sebep olan bir sergi olmuştur. Sergide Dünya, Mars ve galaksiyi görüntüleyen 3 ayrı teleskoptan alınan veriler kullanılmıştır. Serginin:

  • İlk katında, sergide kullanılan tüm verilerin bulunduğu veri tüneli bulunmaktadır.
  • İkinci katında, 13 dakikalık bir yapay zeka ile oluşturulan veri heykeli ile birlikte makine hatıralarından oluşan müzik ziyaretçilere eşlik etmektedir.
  • Üçüncü katında, 3 boyutlu olarak mimari mekanda makine rüyası bulunmaktadır.
  • Dördüncü katında, Marsta çekilen görüntülerden oluşan kendini tekrar etmeyen makine rüyaları bulunmaktadır.
  • Son kat olan beşinci katta ise, dikey canvaslarda görülen dijital resimler bulunmaktadır.

Sonsuzluk Odası-Zorlu Performans Sanatları, İstanbul (2015)

Sonsuzluk odası, ziyaretçileri önceden gördükleri oda algısından çıkararak 12 dakikalık ziyaret süresince ziyaretçileri farklı boyutlarda bulunduklarını hissettirmektedir.

Eriyen Hatıralar-Pilevneli Galeri, İstanbul (2018)

Refik Anadol, bu yıl olduğu gibi 2018 yılında da Pilevneli Galerinin ev sahipliği yaptığı bir sergi açmıştır. Bu sergide ise ” Makineler hatırlar mı?” sorusunun cevabı olarak insanların mutlu, mutsuz, öfkeli, heyecanlı gibi birçok duygulu anılarının frekanslarını bir araya getirerek oluşturulan veri heykelleri ve görselleştirmeler yapmıştır. Aynı zamanda bu duygu geçişlerine özel bestelenmiş müzikler de ziyaretçiler için görsel ve işitsel duyuların harekete geçtiği bir sergi olmuştur.

Rönesans Rüyaları-Meet Dijital Kültür Merkezi, Milan (2020)

Pilevneli Galeri’deki ”Makine Hatıraları: Uzay” sergisinin afişinde de yer alan veri heykelleri, Rönesans dönemine ait 75 GB alana sahip 46.000 fotoğrafın kırpılıp makineye aktarılarak oluşmaktadır. Heykelde görünen her rengin Rönesans döneminden izler taşıyarak her biri ayrı anlam ifade etmektedir.

Walt Disney Konser Binası Rüyaları-Los Angeles, ABD (2018)

Refik Anadol’un, 2013 yılında Bill Gates’in de içinde bulunduğu kuruldan Microsoft Research ödülü almasına neden olan Walt Disney Konser Binası için tasarladığı tez projesini 2018 yılında hayata geçirmek için aynı zamanda yapının mimarı olan Frank Gehry‘den teklif almıştır. ”Bina rüya görebilir mi? ”, ”Makine hatırlar mı?” gibi sorulara yanıt bulmak için bu binada çekilmiş 77.000 ses kaydı, binanın içinde son 15 yıl içinde çekilen yarım milyondan fazla fotoğraf, 90.000 video kaydı verilerini alarak görsel ve işitsel bir şölen haline getirerek binanın rüya görmesini ve hatırlamasını mümkün kılmıştır.

Refik Anadol, Pilevneli Galeri’deki son sergisindeki eserlerin arka planını merak edenler, bu işle uğraşmak isteyenler için daha detaylı bilgi vermek, algoritmayı anlatmak amacıyla Turkish Al Hub ile birlikte ücretsiz ve sertifikalı bir webinar düzenlemiştir. En güzel sergilerini ülkemizde yapmaktan gurur duyan ve en güzel hayallerini ülkemiz için kurduğunu söyleyen Anadol’a ve ekibine teşekkürlerimizi ve tebriklerimizi sunuyor, başarılarının devamını diliyoruz.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Lithops Taş Kaktüsler: Taşları Hiç Bu Haliyle Görmediniz

KAYNAKÇA

Selçuk Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı mezunu. Çizime, tasarıma dair her şeye ilgisi var.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir