Mimarlık Ve Ritim: Soundwave
  1. Anasayfa
  2. İyi Tasarım

Mimarlık Ve Ritim: Soundwave

0
Reklam Sponsoru

Müzik denildiğinde hepimizin aklına sesler ve aralarındaki uyum gelir. Çünkü kulağımıza hoş gelen bir melodi, bağımsız haldeki seslerin birbirleriyle uyumu ile ortaya çıkmaktadır. Mimarinin formu da müziğin ritmine benzetilir. Çizgiler, belli kurallarla bir araya gelir ve dolayısıyla müziği oluşturur. Penda Studio ya da yeni adıyla Precht Studio da mimarlık ve müziği bir araya getirerek ve bulundukları bölgenin değerlerine de sahip çıkarak Soundwave’i tasarlamıştır.

Penda Studio

2013 yılında üç arkadaş tarafından Beijing’de çalışmalara başlayan Penda Studio, 2015 yılında tasarlanan Soundwave projesinin mimarıdır. İlerleyen yıllarda, Penda’nın kurucularından Chris ve Fei Precht Avusturya’ya taşınmış ve Precht Studio olarak kendilerini yenilemişlerdir. Chris Precht, son zamanlarda Covid-19 sonrası mimarlığın nasıl şekilleneceği ile ilgili alternatif projelerden biri olan Parc de la Distance’ın da tasarımcısıdır. İnsanı, doğayı ve kültürü bir araya getirmek ve insanlara daha iyi yaşam kalitesi sunmak hedefleri arasında yer almaktadır.

Soundwave

Soundwave projesi Çin’in Xiangyang şehrinde yer almaktadır. İnsanı ve doğayı birbiri ile buluşturmayı hedefleyen tasarım, Asya’nın en geniş Mersin Ağacı Bahçesi (Myrtle Tree Garden) girişine yerleştirilen 700 adet ince, uzun, çelik plakalardan oluşmaktadır. Tasarımcılar, bu plakaların boylarında farklılıklar meydana getirerek hem ritim duygusunu ön plana çıkartmış hem de oluşabilecek monotonluğu kırmışlardır.

Tasarım

Soundwave’in ritimli tasarımının temelleri, ünlü Alman yazar Johann Wolfgang von Goethe’nin “Müzik, mimarinin akışkan halidir. Mimarlık ise müziğin donmuş halidir.” sözüne dayanmaktadır. Bir melodinin aklımızda kalan kısmı gibi, mimarlık da tasarımcısının duygu ve düşüncelerinin donmuş halini bize gösterir. Mimarları Chris Precht ve Fei Tang Precht ise Soundwave’i yukarıdaki alıntı çerçevesinde şu şekilde açıklamaktadır: “Müzik, ritim ve dans, çevresindeki peyzaj ile birlikte Soundwave’i şekillendiren ana parametrelerdi. Goethe’nin ‘Mimarlık donmuş müziktir’ tanımına dayanarak, plakaların bir araya getirilmesi hareket halindeki bir ses dalgasının sağlamlaştırılmış bir anını sunuyor.”

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Bitmeyen Kilise: La Sagrada Familia

Ritim

Soundwave’in tasarımında müziğin ritmini yansıtmak için 2 ila 12 metre aralığında, farklı boylarda plakalar kullanılmıştır. Adeta dijital ses görselleştiricilerdeki (digital sound visualiser) müzik barlarının sesin şiddetine göre yükselip alçalması gibi, bu çelik plakalar da kendi aralarında mimarlığın müziğini oluşturmaktadır. Tasarımcıları durağan bir mimarlıktan ziyade şehrin hareketliliğini yansıtan bir tasarım tercih etmişlerdir.

Işık ve Ses

Çelik plakalar içerisinde bulunan LED ışık şeritleri, plaka üzerindeki küçük deliklerden gece boyunca parlamakta ve girişi aydınlatmaktadır. Çevresinde bulunan dört adet su havuzunun üzerinde led ışıklarının yansıması sağlanır. Adeta büyük bir şehrin yoğunluğunu yansıtan plakalarda, kare kesitli şaftlara yerleştirilen hoparlörler aracılığıyla ziyaretçilerin dans edebileceği geleneksel Çin müziği de çalmaktadır.

Işığının parlaklığı ve müziğin yüksekliği, alanın çevresine yerleştirilen hareket sensörleri tarafından kontrol edilmektedir. Ziyaretçilerin hareketi ile aktifleşen sensörler ile interaktif bir deneyim sağlanır. Alandaki hareketlilik ne kadar yoğun olursa, müzik de o kadar yüksek olacaktır. Böylelikle parkın daha fazla aydınlanması ve parlak bir görüntüye sahip olması sağlanır. Bu açıdan proje, duyarlı ve interaktif bir tasarım örneğidir.

Peyzaj ile İlişkisi

Neredeyse 1000 yıllık mersin ağaçlarının bulunduğu bahçenin girişine yerleştirilen çelik plakalar, ağaçların canlılığını ziyaretçilere yansıtmak istercesine mor renkte tasarlanmıştır. Mersin ağacından ilham alınarak mor renge bürünen çelik plakalar, aralarında gezen insanlara ağaç gövdeleri ile çevriliymiş hissi uyandırmaktadır.

Çelik plakalar arasında “açık alanlar” olarak tasarlanan geçiş yolları bulunmaktadır. Bu yollar, sosyal buluşmalar ve dans gösterileri için tasarlanmıştır. Topoğrafya üzerine özenle yerleştirilen plakalar, güneşin yansıması ile birlikte ufuk çizgisi görünümü almaktadır. Sürekliliği sayesinde mekânların birbirleriyle bağlanması sağlarken, ziyaretçilere de sanki bir labirentin içerisinde dolaşıyormuş hissi de uyandırmaktadır.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Tarihi Dokuda Yeni Tasarım Anlayışları

Güneşin gün içerisindeki hareketine göre plakalar üzerinde yansıtılan ışık da değiştiği için sürekli değişim halinde olan bir tasarım oluşturulmuştur. Bu plakalar, korozyona karşı dirençli ve delikli paslanmaz çelik panellerden oluşmaktadır. Elektrolit ve elektrik banyosunda renklendirilerek mor rengi elde edilmiştir.

Ayrıca, önceki yıllarda parkın içerisine yerleştirilmiş bir otel tasarımı gerçekleştirmiştir. Myrtle Garden Hotel adı verilen otel çimenlik bir alan üzerine tasarlanmış ve üç adet bahçe avlusunu çevreleyen döngüsel bir forma sahiptir.

Mimari yönünün yanı sıra bir peyzaj tasarımı olarak da düşünebileceğimiz Soundwave’in tasarım ilkelerini ve detaylarını yazımızda inceledik. Bu proje ile tasarımcıları, mimarinin durağanlıktan ziyade, insanların ya da yaşadıkları mekânların özelliklerini yansıtan ve onların yaşam stillerini benimseyen yönünü ortaya koymaktadır.

Faydalanılan Kaynaklar:

  1. www.precht.at/the-soundwave/
  2. www.dezeen.com/2015/03/27/penda-purple-pillars-motion-activated-light-sound-soundwave-installation-park-xiangyang-city-china/
  3. www.designboom.com/art/penda-soundwave-500-fins-myrtle-tree-garden-xiangyang-china-03-30-2015

İstanbul Teknik Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı bölümü mezunu. Doğa ve sanat sever.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir