Tarihi Çevrede Yeni Yapı
  1. Anasayfa
  2. Köşe Yazıları

Tarihi Çevrede Yeni Yapı

0
Reklam Sponsoru

Tarihi çevredeki yeni yapı, tarihi çevrelerin ve bu çevreleri oluşturan yapılar, günümüz yaşantısına uyum sağlayabilmeleri, kullanımlarının sürekliliği, günümüz mekan kavramını ve bu kavramın ihtiyaçlarını kapsayan mekanların yaşanılır hale getirilmesini sağlar. Tarihi yapıların çağın yapılarına cevap verebilmeleri için birçok işlemden geçmeleri gerekmektedir. Bu anlamda değerlendirildiklerinde, tarihsel süreç içerisinde sahip oldukları fonksiyonları kaybeden, çeşitli nedenlerden dolayı hasar görmüş yapılar, var olan tarihi yapı stoğunun içerisinde kullanılamaz konuma gelerek, tarihsel yapı stokunun varlığını tehdit altına almaktadır.

    

Tarihi süreç içerisinde kullanıcılarını kaybeden buna paralel olarak da yok olmaya terk edilen tarihi yapıların, artışı sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Bu durum yapıların özgün fonksiyonlarını kaybetmelerine ve bundan ötürü de kullanımlarının devamlılığının kaybolmasına neden olmaktadır. Tarihi kentlerimizden, büyük kentlere yapılan göçler, tarihi kentleri terk edilme tehlikesiyle baş başa bırakmaktadır. Bu nedenle yapılar boşaltılmış, zaman içerisinde kullanılmamaktan dolayı atıl duruma düşmüştür.

Tarihi yapıların özgün işlevini kaybetmesi ya da bu işleve artık cevap vermemesi, binaların yeniden işlev kazandırılmasının nedeni olmaktadır. Özgün işlevini kaybeden ya da fonksiyonel olarak kullanılmaz hale gelen yapılar terk edilirler ve bu durum tarihi değerlerimizi kaybettirmektedir. Tüm nedenler birleştirildiğinde yapılara tekrar fonksiyon kazandırılarak kullanılması, yapıların günümüze taşınması, dolayısıyla geleceğe taşınması anlamını taşımaktadır.

Tarihi çevre ve tarihi yapıların günümüz yaşantısına ve mimarisine uyum süreci, günümüzün ihtiyaçlarına cevap veren kullanımlarını gerektirmektedir.  Bu anlamda tarihi çevrelere ve yapılara eklenen ikincil uygulamalar, önceki yapıyı gölgelemeden çağın gerekliliklerine cevap verecek şekilde olması gerekmektedir. Tarihi çevrede tamamen yeni yapı uygulamalarının, mevcut yapılara uygulanan ekler ve mevcut yapıda yenileme-dönüşüm projeleri, çevrenin fonksiyonlarıyla uyum içerisinde olmayan, çağın ve insanın ihtiyaçlarına cevap veren yapılar olarak uygulanmaktadır.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Çin’de Park İçinde Yükseltilmiş Yürüyüş Yolu: Greenway

Tarihi çevrede bu ihtiyaca yönelik yapılar yapılırken, var olan tarihi yapılar bozulma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Yapılara yeni fonksiyonlar kazandırılırken, var olan forma çağın mimarisinin rengi eklenmek istendiğinde, strüktür, malzeme, uygulama hataları zaman içerisinde doğal afetler ve kullanım koşulları, yapıların belirli parçalarının yok olmasına neden olmaktadır. Bu yüzden yapılara zaman içerisinde onarım çalışması yapılması gerekmektedir. Onarım çalışmaları yapılırken; sağlamlaştırma, yenileme, yeniden yapma, tamamlama gibi tekniklerden faydalanılmaktadır.

Çeşitli kaynaklar incelenip aşağıdaki gibi özetlendiğinde tarihi bölgede yapı uygulamaları 3 aşamada gerçekleştiği görülmüştür:

-Bölge tarihi bir düzene sahiptir. Bu bölgeye tamamen farklı form, malzeme ve strüktürde yeni yapılar uygulanır.

-Sahip olduğu fonksiyonun yanına ya da hasar görmüş terk edilmiş bir yapıya dıştan ek yapılarak yeni işlev kazandırılır.

clapham-manor-ilkogretim-okulu-londra-ingiltere

-İşlevini yitirmiş yapılar dıştan sağlamlatırıp yenilenirken içten çağdaş mimari unsurlarına göre düzenlenir, yenilenir ve dönüştürülürler.

Tüm bu çalışmalar, tarihi bölgede yeni yapı çatısı altında toplanmaktadır.

Tarihi çevrede yeni yapı tasarlama işi mimarları yaratıcı bir süreç oluşturmaya yönlendiren kapsamlı bir çalışma gerektirmektedir. Bu çalışma, yapı tasarımının doğasını kentle ve toplumla ilişkisini anlamayı, zaman içinde oluşmuş, üst üste gelen kültürlerin oluşturduğu yapı geleneğinin parçası olarak, bağlamın mimarlık dilini yorumlamak gerektirir.

gardiner-muzesi-toronto-kanada

Yeni yapı tasarlarken mimarın işi, projelendirme esnasında fiziki ve kültürel faktörleri bir bütün olarak yorumlamak ve oluşum sürecinde yeni yapıyı bu bütünün bir parçası haline getirebilmektir. Tarihi çevrenin yeni yapıyı benimseyip, sahip olduğu döngü içerisinde beraber işlemesini sağlayabilmektir. Bazende bu durum, çağın gerekliliklerine cevap vermeyen, terk edilmiş çevreye uygulanan yapılarla tam tersi bir sistematiğe kavuşmaktadır. Yapılan yapı, sahip olduğu form, fonksiyon, ölçek, renk ve dokusuyla uygulandığı çevrenin çehresini değiştirmektedir.

Bu yazı da ilginizi çekebilir:  Ağaç Evler ve Dünyadan İlginç Ağaç Ev Örnekleri

Kurrent bu konuda; “Eğer bugün yeni binaların belli bir çevreye veya belli bir mimari ortama uyumundan bahsediyorsak, amacımız belli ki yerin kalitesini kurtarmak ve dolayısıyla insanlığa kaybolmuş bir değeri yeniden kazandırmakla ilgilidir” demiştir (Kurrent, 2012).

Nimet AKBIYIK – Yüksek Mimar

Yeşil Mimari 2012-2013 yıllarında 4 sayı olarak Mehmet Emin DAŞ editörlüğünde çıkarılmış bir Peyzaj Mimarlığı dergisidir.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir